X Sohbet Odası: “Dicle Bozan Serbest Bırakılsın!”

@BinlerceAysel X Sohbet Odası

https://twitter.com/i/spaces/1RDGllDPeENGL

#DicleBozanSerbestBırakılsın

#HastaMahpuslaraÖzgürlük

TARİH: 18 Aralık 2023, Pazartesi, Saat: 22.00

KOLAYLAŞTIRICILAR

(Binlerce Aysel Girişimi adına)

Ayşe Düzkan & Gülizar İpek Bilek

KONUŞMACILAR

Dr. Elif Turan

(Diyarbakır Tabip Odası Başkanı)

Av. Mehmet Öner

(Dicle Bozan’ın avukatı)

Av. Muhammed Alptekin

(Siirt Baro Başkanı)

X Sohbet Odası: “Selver Yıldırım Serbest Bırakılsın!”

#TümHastaMahpuslaraÖzgürlük

#SelverYıldırımSerbestBırakılsın

@BinlerceAysel X (Twitter) Sohbet Odası

https://bit.ly/SelverYildirim_SerbestBirakilsin

veya

https://x.com/i/spaces/1YqKDgMDdDwxV

Tarih: 13 Kasım 2023, Pazartesi

Saat: 22.00

Kolaylaştırıcılar:

(Binlerce Aysel Girişimi adına)

Esra Çiftçi & Zeynep Birsel

Konuşmacılar:

  • Uzm. Dr. Derya Etem

(Türk Tabipler Birliği İnsan Hakları Kolu Üyesi)

  • Rojda Yıldırım

(Selver Yıldırım’ın kardeşi)

  • Av. Yusuf Çakas

X (Twitter) Sohbet Odası


#TümHastaMahpuslaraÖzgürlük
#FatmaÖzbaySerbestBırakılsın

@BinlerceAysel X (Twitter) Sohbet Odası

https://bit.ly/FatmaOzbay_serbest_birakilsin
veya
https://x.com/i/spaces/1BRKjPpDBnZJw


Tarih: 2 Ekim 2023, Pazartesi
Saat: 22.00

Kolaylaştırıcılar:
(Hasta Kadın Mahpuslar İçin 1000 Kadın Girişimi adına)
Yasemin Özgün & Hacer Özdemir

Konuşmacılar:

Dr Derya Bulgur
(Şanlıurfa Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi ve Adli Tıp Uzmanı)

Av. Ekin Yeter
(ÖHD Eş Genel Başkanı)

Av. Erdoğan Akdoğdu 
(Fatma Özbay'ın avukatı)

https://bit.ly/FatmaOzbay_serbest_birakilsin

veya

https://x.com/i/spaces/1BRKjPpDBnZJw

Tarih: 2 Ekim 2023, Pazartesi

Saat: 22.00

Kolaylaştırıcılar:

(Hasta Kadın Mahpuslar İçin 1000 Kadın Girişimi adına)

Yasemin Özgün & Hacer Özdemir

Konuşmacılar:

Dr Derya Bulgur

(Şanlıurfa Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi ve Adli Tıp Uzmanı)

Av. Ekin Yeter

(ÖHD Eş Genel Başkanı)

Av. Erdoğan Akdoğdu 

(Fatma Özbay’ın avukatı)

Fatma Özbay

FATMA ÖZBAY

Fatma Özbay 1964 doğumlu. İzmir Şakran Kadın Kapalı Cezaevinde tutsak. 2018 yılında Erzurum E Tipi Cezaevinde kalırken memesinden sarı bir sıvı geldiğini belirtiyor ve hastaneye sevkinin yapılmasını istiyor. İkinci dilekçesinden sonra ancak hastane sevki yapılıyor. 2018’de Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 3 ay süren tetkiklerden sonra Fatma’ya üçüncü evre kanser teşhisi konuyor. Fatma burada 8 seans kemoterapi ardından 25 seans radyoterapi alıyor, sol memesi ve lenfleri burada alınıyor. Kanserin rahime, kemiklere veya karaciğere sıçrama riskine rağmen birkaç ayda bir film çekilmesinin dışında herhangi bir tedavi uygulanmıyor. Memede 3 santimetre çapındaki kitle nedeniyle uzun süre sol kolu işlevsiz kalıyor. 

Kendine bakamayacak durumdaki Fatma’nın refakatçisi kendisi de kanser olan ablası Gülser Özbay ise İzmir Şakran Cezaevi’ne gönderiliyor. Fatma da sevkini Şakran’a istiyor ancak uzun süre gönderilmiyor. Fatma’nın defalarca talepte bulunması ve konunun kamuoyunda da duyulmasıyla ancak 5 Ocak 2020’de Fatma’ Şakran’a ablasının yanına gönderiliyor.

Şakran Kadın Cezaevinde pandemi döneminde 7 ay boyunca doktora sevk edilmiyor, bu nedenle kanser tedavisinde kullandığı ilaçları için reçeteler yazılamıyor. Gördüğü tedavinin sonucunda bağışıklık sistemi zayıflamış olan Fatma’nın ayrıca kalp, tansiyon, astım, kadın hastalıkları gibi rahatsızlıkları sonucunda risk altında bulunması nedeniyle derhal tahliye edilmesi gerekirken Adalet Bakanlığı’na, İl Sağlık Müdürlüklerine ve Meclis’e yazılan mektup ve dilekçeler cevaplanmıyor.

Pandemi sürecinde geçen 7 ayın ardından nihayet İzmir Katip Çelebi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sağ memesindeki ağrının tespiti için muayene edilmek üzere götürülüyor. Ancak burada ultrason ve mamografi çekimleri istenmesine rağmen ‘hastanede bilgisayar sisteminin çöktüğü’ gerekçesiyle biyopsi işlemleri yapılmıyor. Hayatını tek başına idame ettiremediği için arkadaşlarının yardımıyla yaşamını sürdüren Fatma hastaneden cezaevine getirildiğinde ise siyasi tutsakların koğuşundan uzak tek başına üç kişilik pandemi koğuşunda kalmaya mecbur bırakılıyor. Ablası Gülser’in refakatine izin verilmezken ancak üç gün sonra hastaneye gönderilen siyasi tutsaklardan biri kendisine refakatçi oluyor.

Fatma’nın hastalıkları nedeniyle iyi beslenmesi gerekirken cezaevinde besin değeri düşük ve çok yağlı gıdalarla beslenmesi sonucunda vücudunda kızamığa benzer sivilceler çıkıyor ve yaralara dönüşüyor. Sağ memesindeki durum devam ederken karaciğeri ile ilgili şikayetleri de ortaya çıkıyor. Ancak tam da bu süreçte tedavi hakkını talep ederken Fatma’ya Erzurum Cezaevindeyken koğuşta ‘tığ bulundurmak’ gerekçesiyle daha önce verilen bir disiplin cezası gerekçe gösterilerek 13 gün hücre cezası infaz ediliyor.

Halen hormon bazlı tümör nedeniyle ilaç tedavisi görüyor. Zaman zaman ilaç temin etme sorunu yaşıyor. Gördüğü tedavinin yan etkisi olarak sol göz retinası yırtılıyor ve lazer ile operasyon yapılıyor. Şimdi sağ gözünde de ara sıra bazı siyah notlanmalar oluyor. Halihazırda var olan kemik erimesi Meme CA tedavisi nedeniyle daha da ilerliyor. Buna dair ilaç tedavisi devam ediyor. Yakın zamanda sağ boğazda nodül tespit ediliyor. 6 aylık kontrol veriliyor. Sürekli baş dönmesi yaşıyor. Teşhis için yapılması gereken baş hareketlerini retina ameliyatı olduğu için yapamıyor. Vertigo olabileceği düşünerek tedbir için vertigo ilaç tedavisi de yapılıyor. En son bilgisayarlı tomografide akciğerde leke görülüyor, radyoterapi nedeni ile oluşmuş olabileceği söyleniyor ve 6 aylık kontrol veriliyor. Karaciğerde de leke görülüyor. Ancak takibi gereken bir durum olmadığı söyleniyor. Ayrıca kronik migren rahatsızlığı var. 

Anne ve babasını cezaevinde kaldığı süre içerisinde kaybeden Fatma’nın ailesinden tek görüşçüsü ise ablası. Ancak o da Ağrı’da yaşadığı için ziyaret edebilmesi mesafeler nedeniyle çok seyrek gerçekleşiyor.

Diyarbakır, Midyat, Bayburt, Erzurum ve Şakran cezaevlerinde 28 yıl geçiren Fatma’nın bir memesi alınmış durumda ve kanserin karaciğerine, kemiklerine veya rahmine metastaz yapma şüphesi var. Buna rağmen birçok defa tedavisi aksatılarak tedaviye erişim hakkı engelleniyor ve yaşamı riske atılıyor, hatta hücre cezası bile veriliyor. Oysa Fatma’nın derhal tahliye edilerek insanca tedavi görebileceği koşullara kavuşması gerekiyor. Devlet hastanelerinin verdiği raporlara rağmen kendisinin ve avukatlarının Adalet Bakanlığı, İl Sağlık Müdürlükleri ve Meclis’e gönderdiği mektup ve dilekçeler yanıtsız bırakılıyor. 

@BinlerceAysel Twitter Sohbet Odası/28 Ağustos 2023

#TümHastaMahpuslaraÖzgürlük

#AyferAyçiçekSerbestBırakılsın

@BinlerceAysel Twitter Sohbet Odası

Tarih: 28 Ağustos 2023, Pazartesi

Saat: 22.00

28 Ağustos 2023, Pazartesi günü- saat 22.00’de bir kere daha @BinlerceAysel Twitter/X Sohbet Odası’ndayız. Hasta kadın mahpus #AyferAyçiçekSerbestBırakılsın diyor ve hasta mahpusların tedaviye erişim hakkı için sesleniyoruz:
#TümHastaMahpuslaraÖzgürlük!


https://x.com/i/spaces/1YqKDoZQzONxV
veya
https://bit.ly/28Agustos-1000Kadin

Tarih: 28 Ağustos 2023, Pazartesi
Saat: 22.00

KOLAYLAŞTIRICILAR:
(Hasta Kadın Mahpuslar İçin 1000 Kadın Girişimi adına)
📍Av.Sevda Çelik Özbingöl
📍Yasemin Özgün


KONUŞMACILAR:
📍Canan Ayçiçek
(Ayfer Ayçiçek’in kızkardeşi)

📍Dr. Kenan Gengeç
(TTB İnsan Hakları Komisyonu Üyesi)

📍Av. Mehtap Sert
(İHD Cezaevleri Komisyonu & HDP PM üyesi)

📍Esra Çiftçi
(Gazeteci)

Ayfer Ayçiçek

Ayfer Ayçiçek 1980 yılında dünyaya geldi. 2007 yılında Adana’da tutuklandı ve emniyette çıplak aramaya maruz kaldı. Tutuklanıp Adana Kürkçüler E Tipi cezaevinde götürüldü, orada da çıplak aramaya maruz kaldı. Kürkçüler’de siyasi koğuş bulunmasına rağmen Mersin Silifke cezaevine gönderildi. Mersin’de siyasi koğuş olmadığı gerekçesiyle 8 ay hücrede tek başına tutuldu. Bu süre içerisinde yanına 15 gün kalmak üzere, zor süreçlerden geçip, psikolojik olarak yıpranmış, ruhsal sorunları olan yaşlı bir kadın konuldu. Ayfer Ayçiçek 2012 yılına kadar birçok hak ihlali ile karşılaştı ve daha önce yaşadığı ihlallerle ilgili Meclis İnsan Hakları Komisyonu’na başvurdu. 2012 yılında olumsuz uygulamaları ile ünlü olan İzmir Şakran Cezaevi’ne sürgün edildi. Burada çıplak arama ve fiziksel şiddete maruz kaldı.  Bunun ardından revire çıktığında doktor darp izlerini görmesine rağmen rapor vermedi. 2013 yılında bir kere daha, bu sefer Antalya Alanya L Tipi cezaevine sevk edildi. Burada bir yıl kaldıktan sonra 2014 Mart ayından itibaren psikolojik rahatsızlıklar yaşamaya başladı. Onu önce Alanya’da devlet hastanesine götürdüler. İlk zamanlar hasta olduğunun farkında değildi, hatta bir gün kaldığı odaki pencerenin camını kırdı, bunu nasıl ve neden yaptığını hatırlamamasına rağmen  4 gün hücre cezası aldı. Bunun ardından Gebze Cezaevi’ne sürgün edildi, orada da rahatsızlığı devam etti. Orada yaşadığı krizler sonucu 2014 Temmuz’unda Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne yatırıldı. Burada iğne ve ilaç tedavisi uygulandı ancak fiziki koşullar itibariyle Bakırköy onun için zor bir alandı. Burada yaşadığı bir olayı şöyle anlatıyor: “Benimle aynı fikirde olmayan bir hasta bana hakaretlere bulundu ve bu kadın yanında kesici aletler taşıyordu üstelik. Kaldığım hastanede  sağlık durumum dışında, yaşam güvenliğim bile tehlikedeydi. Hatta bu durum için hastanenin idaresine ‘güvenliğim yok’ gerekçesi ile dilekçe yazdım ve kadın bir süre sonra götürüldü. Eğer kadın götürülmeseydi ne olurdu bilemem.

Bakırköy’de kendisine bipolar teşhisi konuldu. Oradan Gebze Cezaevi’ne götürüldüğünde hücre cezası olduğu gerekçesiyle dört gün hücrede tutuldu. Aslında bu hücre cezasıyla ilgili Alanya İnfaz Hakimliği Ayfer’i haklı bulmuştu, ancak o Ağır Ceza Mahkemesi’nde itiraz edecek durumda olmadığı için ceza devreye girmişti. Bu olayla ilgili 2022 yılında “Kanun yararına bozma” maddesi ile Adalet Bakanlığı’na başvurdu ancak bir sonuç alamadı. Ayfer’e 2015 yılına kadar ilaçlı tedavi uygulandı. O dönemde kimse ile konuşamayacak durumdaydı. 2019’da bipolar atak yaptı, krizler yaşamaya başladı. İlaç tedavisine başlandı. 2022 yılında İnfaz Hakimliğine rahatsızlığı sebebiyle tahliye edilmesini talep eden bir dilekçe yazdı. Bundan iki ay sonra onu Darıca Devlet Hastanesi’ne götürdüler. Burada göz, nöroloji ve psikiyatri bölümlerindeki muayeneler esnasında kelepçesini açmadılar. Özellikle psikiyatri bölümünde sağlığıyla ilgili sorular beklerken doktorun sorduğu ilk soru hangi davadan yargılandığı ve neden 9 yıl sonra tahliyesini istediği oldu.

Ayfer’in tahliye edilmeyi talep etmesinin sebebi öncelikli olarak, kendi ifadesiyle, “2014’ten beri boğuştuğu rahatsızlık”tır. 2019’da 50 kiloyken üç yıl içinde, ilaçlar ve ilaçların sebep olduğu sürekli uyku hali yüzünden 80 kiloya çıktı. Hastalığı sebebiyle cezaevindeki hiçbir etkinliğe katılamıyor, okuyamıyor, yazamıyor. Bütün günü uyuyarak geçiyor ve bu da psikolojisini olumsuz etkiliyor. Yaşamını “bitkisel hayatta olan bir insandan farksız” olarak tanımlıyor ve yapabildiği tek şeyin bu halde cezasını tamamlamak olduğunu söylüyor. 

Tahliye talebi üzerine Darıca Devlet Hastanesi heyetinin verdiği karar ile, önceden haber verilmeden ve yanına hiçbir eşyasını alamadan hastaneye yatırılmak üzere cezaevinden götürüldü. Kendisi, “Bana  reva görülen ya cezaevi ya Bakırköy Ruh ve Sinir hastalığı bölümüdür. Yaşadığım şoktan dolayı tahliyemi istemekten kaygılanır oldum çünkü her kıpırdadığımda ilk yaptıkları şey beni hastaneye yatırmak oluyor. Bu durumu daha önce 2019’da tekrar yaşadım ve hastalığımın ciddiyetini dile getirmek konusunda kaygılıyım. Cezaevi idaresi, İnfaz Hakimliği, Darıca Devlet Hastanesi, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları hastanesi sağlık problemimin ciddiyetini farkında ve hastalığımı kabul etmiş durumdalar,” diyor. Bilindiği gibi, bipolar rahatsızlığın kesin bir tedavisi bulunmuyor ve her hastanın kendine özgü koşullarını gözönüne alarak oluşturulmuş destekleyici bir tedavi ile yaşamını sürdürmesi gerekiyor. Buna rağmen Ayfer’i tahliye etmemek için Bakırköy Hastanesi’ne yatırıyorlar ve oranın ortamı  psikolojisini daha da kötü hale getiriyor.

Ayfer yaklaşık 17 yıldır tutuklu, bir hukuk devletinde bu sağlık probleminden dolayı 2014’te tahliye edilmesi gerekirdi ama hâlâ 1 yıl 5 ay cezası var.

Gülistan Abdo

Gülistan Abdo'nun stilize bir portresi

1974 doğumlu. Gebze Kadın Kapalı Cezaevinde kalıyor. 28 yıldır tutsak.

20 yaşındayken Mardin’in Ömerli ilçesinde gözaltına alınıyor. 

3 gün boyunca yoğun işkence görüyor. Vücudunda ve özellikle bacağında yaralar oluşmasına rağmen ve yarı baygın olduğu halde işkenceye devam ediyorlar. 3 günlük gözaltı sonrası Mardin Devlet Hastanesi’nde gözünü açıyor. Durumunun ağırlığı nedeniyle müdahale edilmek istenmiyor ve Diyarbakır Devlet Hastanesi’ne sevk ediliyor ancak orada da 20 gün boyunca müdahale edilmiyor. Parmaklarında başlayan kangren hızla ilerliyor ve bacağı kesilmek zorunda kalınıyor. Bacağı kesildikten sonra tekrar gözaltına alınıyor, yeniden işkence ediyorlar. Kesilen bacağa yapılması gereken pansuman ve bakımı yapmıyorlar ve bacaklarındaki kaslar tamamen işlevsiz hale geliyor. 

Şu an bu durumuyla hapishanenin fiziksel koşulları nedeniyle de ihtiyaçlarını tek başına karşılayamıyor. Banyo yaparken ancak tutsak arkadaşlarının desteğiyle protezini çıkarabiliyor ve düşmemesi için birinin kendisine eşlik etmesi gerekiyor. Tuvaletler alaturka olduğu için her defasında çok zorluk çekiyor. Merdivenlerden tek başına inip çıkmakta çok zorlanıyor. 3 ay önce gittiği hastanede doktor bacağının sadece kemik ve deriden ibaret kaldığını ve yeniden ameliyat olması gerektiğini söylüyor. Gülistan hapishane koşullarında böyle bir ameliyata dayanamayacağını düşünerek kabul etmiyor. Yürürken çok zorlanıyor, fazla yürümek zorunda kaldığında ya da bir darbe vs. olduğunda nükseden yoğun bir ağrı beline ve diğer bacağına da yayılıp günlerce uyutmuyor. Ağrı çekmemek için yerinden kalkmamaya çalışıyor. İşkenceye dönüşen yürümekten sakınabilmek için hastaneye sevk almıyor ya da aldığı sevki iptal etmek zorunda kalıyor. Zaten kısıtlı olan hapishane ortamında oturmaya mahkum bir hayat sürmeye mecbur bırakılıyor. Gülistan aynı zamanda tansiyon hastası. Böbreklerinde taş var, rahminde kistler var ve şeker değerleri sınırda. Kısa sürede uygun koşullar altında bacağının tedavisi yapılmazsa ve gerekli bakımı görmezse hayatı da tehlikeye girebilir. 

7 Ağustos 2023, Gülistan Abdo Twitter Sohbet Odası

@BinlerceAysel Twitter Sohbet Odası

7 Ağustos 2023, Pazartesi, 22.00

@BinlerceAysel Twitter Sohbet Odası

https://twitter.com/i/spaces/1OdKrzXEzPlKX

#TümHastaMahpuslaraÖzgürlük
#GülistanAbdoSerbestBırakılsın

Konuşmacılar:

Emine Habeş (Gülistan Abdo’nun annesi)

Esra Çiftçi (Gazeteci)

Melike Aydın (Gazeteci)

Kolaylaştırıcılar:

(Hasta Kadın Mahpuslar İçin 1000 Kadın Girişimi adına)

Gülizar İpek Bilek & Av. Sevda Çelik Özbingöl

Aysel Tuğluk için 1000 Kadın’dan Yeni Çağrı:

Hasta kadın mahpusların sağlık ve yaşam hakkı için devam ediyoruz!

2022 yılı başında, Aysel Tuğluk İçin 1000 Kadın kampanyasıyla Aysel Tuğluk şahsında, birçoğu ağır hasta olan yüzlerce mahpusun evinde ve sevdiklerinin arasında yaşama ve tedavi görme hakkını savunmak için yanyana geldik. 

Aysel Tuğluk, Türkiye’de mücadele eden ve dünyanın farklı yerlerinden bu mücadeleye destek veren kadınların emeği ve çabasıyla, artık cezaevinde değil. Ama hapishanelerde birçoğu ağır hasta olan yüzlerce mahpus var.

Bu kampanya için yola çıktığımızda söylediğimiz söz halen gereğini koruyor, hasta mahpusların göz göre göre ölüme mahkum edilmesine izin vermeyeceğiz çünkü biz yaşamı, yaşam hakkını savunuyoruz. 

6 Şubat 2023 depreminin acı sonuçlarıyla su yüzüne çıkardığı biçimiyle, yaşamı ve yaşatmayı öncelemeyen 20 yıllık AKP iktidarının yarattığı toplumsal ve siyasal yıkımın bir sonucu olarak cezaevlerinde ölüme terk edilen hasta mahpusların sesine kulak veriyoruz. Aysel Tuğluk İçin 1000 Kadın kampanyasını başlatan ve yürüten bizler şimdi başka hasta kadın mahpusların sağlık ve yaşam hakkına sahip çıkıyoruz ve bu talebin demokratik  bir gelecek beklentisinin parçası olduğu inancıyla mücadelemizi hasta kadın mahpuslar için sürdürme kararlılığımızı ilan ediyoruz.

Mart 2023