Ayfer Ayçiçek

Ayfer Ayçiçek 1980 yılında dünyaya geldi. 2007 yılında Adana’da tutuklandı ve emniyette çıplak aramaya maruz kaldı. Tutuklanıp Adana Kürkçüler E Tipi cezaevinde götürüldü, orada da çıplak aramaya maruz kaldı. Kürkçüler’de siyasi koğuş bulunmasına rağmen Mersin Silifke cezaevine gönderildi. Mersin’de siyasi koğuş olmadığı gerekçesiyle 8 ay hücrede tek başına tutuldu. Bu süre içerisinde yanına 15 gün kalmak üzere, zor süreçlerden geçip, psikolojik olarak yıpranmış, ruhsal sorunları olan yaşlı bir kadın konuldu. Ayfer Ayçiçek 2012 yılına kadar birçok hak ihlali ile karşılaştı ve daha önce yaşadığı ihlallerle ilgili Meclis İnsan Hakları Komisyonu’na başvurdu. 2012 yılında olumsuz uygulamaları ile ünlü olan İzmir Şakran Cezaevi’ne sürgün edildi. Burada çıplak arama ve fiziksel şiddete maruz kaldı.  Bunun ardından revire çıktığında doktor darp izlerini görmesine rağmen rapor vermedi. 2013 yılında bir kere daha, bu sefer Antalya Alanya L Tipi cezaevine sevk edildi. Burada bir yıl kaldıktan sonra 2014 Mart ayından itibaren psikolojik rahatsızlıklar yaşamaya başladı. Onu önce Alanya’da devlet hastanesine götürdüler. İlk zamanlar hasta olduğunun farkında değildi, hatta bir gün kaldığı odaki pencerenin camını kırdı, bunu nasıl ve neden yaptığını hatırlamamasına rağmen  4 gün hücre cezası aldı. Bunun ardından Gebze Cezaevi’ne sürgün edildi, orada da rahatsızlığı devam etti. Orada yaşadığı krizler sonucu 2014 Temmuz’unda Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne yatırıldı. Burada iğne ve ilaç tedavisi uygulandı ancak fiziki koşullar itibariyle Bakırköy onun için zor bir alandı. Burada yaşadığı bir olayı şöyle anlatıyor: “Benimle aynı fikirde olmayan bir hasta bana hakaretlere bulundu ve bu kadın yanında kesici aletler taşıyordu üstelik. Kaldığım hastanede  sağlık durumum dışında, yaşam güvenliğim bile tehlikedeydi. Hatta bu durum için hastanenin idaresine ‘güvenliğim yok’ gerekçesi ile dilekçe yazdım ve kadın bir süre sonra götürüldü. Eğer kadın götürülmeseydi ne olurdu bilemem.

Bakırköy’de kendisine bipolar teşhisi konuldu. Oradan Gebze Cezaevi’ne götürüldüğünde hücre cezası olduğu gerekçesiyle dört gün hücrede tutuldu. Aslında bu hücre cezasıyla ilgili Alanya İnfaz Hakimliği Ayfer’i haklı bulmuştu, ancak o Ağır Ceza Mahkemesi’nde itiraz edecek durumda olmadığı için ceza devreye girmişti. Bu olayla ilgili 2022 yılında “Kanun yararına bozma” maddesi ile Adalet Bakanlığı’na başvurdu ancak bir sonuç alamadı. Ayfer’e 2015 yılına kadar ilaçlı tedavi uygulandı. O dönemde kimse ile konuşamayacak durumdaydı. 2019’da bipolar atak yaptı, krizler yaşamaya başladı. İlaç tedavisine başlandı. 2022 yılında İnfaz Hakimliğine rahatsızlığı sebebiyle tahliye edilmesini talep eden bir dilekçe yazdı. Bundan iki ay sonra onu Darıca Devlet Hastanesi’ne götürdüler. Burada göz, nöroloji ve psikiyatri bölümlerindeki muayeneler esnasında kelepçesini açmadılar. Özellikle psikiyatri bölümünde sağlığıyla ilgili sorular beklerken doktorun sorduğu ilk soru hangi davadan yargılandığı ve neden 9 yıl sonra tahliyesini istediği oldu.

Ayfer’in tahliye edilmeyi talep etmesinin sebebi öncelikli olarak, kendi ifadesiyle, “2014’ten beri boğuştuğu rahatsızlık”tır. 2019’da 50 kiloyken üç yıl içinde, ilaçlar ve ilaçların sebep olduğu sürekli uyku hali yüzünden 80 kiloya çıktı. Hastalığı sebebiyle cezaevindeki hiçbir etkinliğe katılamıyor, okuyamıyor, yazamıyor. Bütün günü uyuyarak geçiyor ve bu da psikolojisini olumsuz etkiliyor. Yaşamını “bitkisel hayatta olan bir insandan farksız” olarak tanımlıyor ve yapabildiği tek şeyin bu halde cezasını tamamlamak olduğunu söylüyor. 

Tahliye talebi üzerine Darıca Devlet Hastanesi heyetinin verdiği karar ile, önceden haber verilmeden ve yanına hiçbir eşyasını alamadan hastaneye yatırılmak üzere cezaevinden götürüldü. Kendisi, “Bana  reva görülen ya cezaevi ya Bakırköy Ruh ve Sinir hastalığı bölümüdür. Yaşadığım şoktan dolayı tahliyemi istemekten kaygılanır oldum çünkü her kıpırdadığımda ilk yaptıkları şey beni hastaneye yatırmak oluyor. Bu durumu daha önce 2019’da tekrar yaşadım ve hastalığımın ciddiyetini dile getirmek konusunda kaygılıyım. Cezaevi idaresi, İnfaz Hakimliği, Darıca Devlet Hastanesi, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları hastanesi sağlık problemimin ciddiyetini farkında ve hastalığımı kabul etmiş durumdalar,” diyor. Bilindiği gibi, bipolar rahatsızlığın kesin bir tedavisi bulunmuyor ve her hastanın kendine özgü koşullarını gözönüne alarak oluşturulmuş destekleyici bir tedavi ile yaşamını sürdürmesi gerekiyor. Buna rağmen Ayfer’i tahliye etmemek için Bakırköy Hastanesi’ne yatırıyorlar ve oranın ortamı  psikolojisini daha da kötü hale getiriyor.

Ayfer yaklaşık 17 yıldır tutuklu, bir hukuk devletinde bu sağlık probleminden dolayı 2014’te tahliye edilmesi gerekirdi ama hâlâ 1 yıl 5 ay cezası var.

Yorum bırakın